Sürekli kanaması olan biri abdest nasıl almalıdır ?
Vücutta kan akarken abdest alınır mı?
Vücudun herhangi bir uzvundan kan irin yada kanlı su benzeri herhangi bir sıvı akarsa çıktığı yeri aşıp etrafa yayılması durumunda abdest bozar.
Yaranın ucunda kalır herhangi bir yere bulaşmaz yayılmaz ise abdest almakta bir mahsur olmadığı abdesti bozmadığı Fethulkadir, Bahrirâik ve Fetâvâ-yı Hindiyye’de yer almıştır. En sahih olan görüş de budur.
Çıkan kan ya da irin, yaranın başından büyür, ama etrafa yayılmayıp çıktığı yerde kalırsa, yine de abdesti bozmaz.
Bir hastalık ya da illetten dolayı çıkan kan, irin, kanlı su, yara akıntısı, meydana gelen bir kabarcıktan akan su, göbek, göğüs, göz ve kulaktan yine illet sebebiyle çıkan akıntı, en sahih görüşe göre hükümde eşittirler. (Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/33-34.)
Kan durmazsa vakit de müsait ise, kanın durması beklenir. Kanama durduktan sonra abdest alıp namaz kılınır. Şayet vakit dar ise kanamanın durmasını beklemeden kılınır.
Abdest için Özürlü olmak
Sürekli devam eden abdest bozucu hallere “özür” denir. Örnek olarak sürekli kanama olması yaradan sürekli su çıkması idrar problemi vs. bu tür durumlar özür olarak nitelendirilebilir. Fakat bu özürlülük durumunun bir namaz vaktinde abdest alıp namaz kılacak kadar bile kesilmemesi gerekmektedir. Eğer kesilirse özür sayılmaz. Bu tür özür durumunun kesilmesi için bir namaz vakti içinde tamamen ortadan kalkması hiç görülmemesi gerekmektedir. Fakat devam eden namaz vaktinde kesilmiş olmasına rağmen tekrardan bir kere tekerrür etmesi özür halinin devamıdır.
Yani şöyle örnekleyelim. Bir kişinin burnu ikindi namazı vaktinde sürekli kan akmaktadır. Bu kişi ikindi namazı vakti çıkana kadar bu özüre sahipse kişinin özür şartı gerçekleşmiştir. Eğer ikindi vakti geçtikten sonra akşam vaktinde kan durmuş olduğu halde (sürekli olmasa bile) bir kere burnu kanarsa yine özür devam etmiş sayılır. Özür durumunun ortadan kalkması için, özür hâlinin bir namaz vakti içinde hiç görülmemesi gereklidir. Böyle olan kimse, artık özürlü sayılmaktan çıkmış olur.
Özür sahipleri için, dinimiz büyük bir kolaylık göstermiştir.
Bunların abdestleri, abdest bozucu özürleri devam ettiği halde bozulmaz. Bu halde iken namazlarını kılarlar. Abdest bozucu kan, irin, idrar gibi akıntıların kirlettiği yeri tekrar temizlemekle de mükellef tutulmazlar. Çünkü, bu kirler temizlendikten hemen sonra yeniden vâki olmaktadır.
Meselâ, devamlı idrarı gelen bir kimsenin, abdestini idrar akıntısı bozmadığı gibi, gelen bu idrarın kirlettiği yeri yıkamak mecburiyeti de yoktur. İdrar kirletmesi mevcut olduğu halde namazını kılar. Dînimizin özür sâhiplerine sağladığı bu kolaylığa karşı, onların da dikkat edecekleri bir husus vardır. O da şudur: o vakit için aldığı bu abdestle dilediği kadar nafile veya kaza namazı kılabilir. Vitir ve cenaze namazlarını edâ edebilir. Özür sâhibinin aldığı abdest, sadece içinde bulunduğu namaz vakti süresince geçerlidir. Bir namaz vaktinin çıkıp diğer vaktin girmesiyle abdesti bozulur. Giren yeni vakit namazı için, yeniden abdest alması gerekir.
Özürlü olduğunu tesbit eden kimse, her namaz vakti için ayrı abdest alır
Meselâ; bir özür sâhibi sabah namazı için vaktinde abdest alsa, bu abdesti sabah namazının vaktinin çıkmasına kadar muteberdir. Vaktin çıkmasıyla, yani, güneş doğmasıyla abdest bozulur, hükmü kalmaz. Artık bu abdestle hiçbir namaz kılamaz.
İnşirâh Suresi 6. Ayet
Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
İnşirâh Suresi 6. Ayet